Türkiye hayvancılığı, süt sığırcılığı ve yem sanayisinde sağlanan önemli gelişmelere rağmen mevcut sorunlar devam etmektedir.Hayvancılığın sorunlarının bir kısmı tarımın genel sorunlarından kaynaklanmaktadır.Sorunlar daha çok yetiştirme ve sağlıkla ilgili olmakla beraber, kayda değer bir kısmı da besleme ve yemlemeyle yakından ilişkilidir.

Hayvanlara verilen yem maddelerinin gerek içerdiği besin öğelerinin zenginliği gerekse sağlıklı koşullarda üretilip üretilmemesi, hayvanlardan yetiştirme sonunda alınan randımanı direk olarak etkilemektedir. Dengeli ve kaliteli yem kaynağının aynı zamanda düşük maliyetle elde edilmesi temel amacımızdır. Ekonomik bir hayvancılık yapabilmek için hayvansal üretim giderlerini yada besleme giderlerini azaltmanın yollarını bulmak gerekmektedir.

Herşey işkembede başlar. Bilindiği gibi işkembeli hayvanlar kaba (silaj, ot gibi) ve yoğun yemler (dane yemler, kepek, küspe, sanayi yemleri gibi) tüketir. Bu yemler işkembede hayvanın yararlanacağı değişikliklere uğrarlar. Bu değişiklikten sonra yemdeki besin maddeleri barsaklardan emilim yoluyla kana karışır et süt gibi ürünlere dönüşür.

İyi bir yemleme için işkembedeki bakterilerin iyi çalışması gerekmektedir. Hayvanların tükettiği yemler işkembede yaklaşık %10 kuru maddeli bir çorba şeklinde bulunur.İnce parçacıklar bu sıvı ortamda dibe çöker, kaba ve hafif olanlar ise yüzer halde bulunurlar.Yüzer parçalar yutağı uyarır ve yemler işkembeden tekrar hayvanın ağzına gelir, gelen yemler ağızda tekrar çiğnenir yani hayvan geviş alır. İnce parçalar ise işkembenin kasılmasıyla yan mideye geçer ve işkembeyi terk ederler. Yemler çok ince olursa işkembeyi çabuk terk ederler ve yemlerden yeterince yararlanılmaz. Unlaşan yoğun yemler veya çok incelmiş kaba yemler işkembenin iyi çalışmasını engeller, hayvan işkembesindeki asitliğin artması nedeniyle bakterilerin çalışma ortamı bozulur. Bu nedenle hayvalara verilen yemlerin kalitesi ve içeriği çok önemlidir.

Geviş sırasında hayvan salya üretir, salya işkembedeki asit ortamını dengeler bakteriler iyi ve yoğun çalışır. Yemler çok ince parçacıklar halinde ise yutağı uyaracak ve gevişi sağlayacak malzeme az olduğundan yeterli geviş olmaz, işkembede ortamı dengeleyecek salya üretimide azalır, hazım ortamıda bozulur. Bu nedenle yapılacak yemleme işkembenin asitlik ortamını sürekli olarak uygun olmasını sağlıyacak şekilde olmalıdır. Genel olarak kaba yemler işkembe asitliğini azaltıcı yoğun yemler ise yükseltici etki yaparlar. Otların çok fazla parçalanarak verilmesi işkembedeki mikroorganizmaların daha az çalışmasına ve daha az selülozu parçalamasına sebep olur, yan ürün olarak sirke asidi meydana gelir. Sirke asidi yağ oluşturmada rol oynar,sonuçta sütteki yağ oranı %1 artabilir.

İşkembede mikroorganizmalar tarafından günde 1.5-2 kg protein üretilir, bu da günde 20 kg süt veren süt sığırı için yeterlidir. 20 kg’dan daha fazla süt veren inekler proteini by-pass proteinden elde eder. İşkembede sentezlenmeden barsaklara geçen proteinine by-pass protein denir. Bu soya ve mısır gibi ürünlerin ihtiva ettiği proteinlerde fazlaca bulunmaktadır.

Fazla hububat, bozuk ve ıslak yemlerin ve körpe ve çiğli otların yedirilmesi sonucu hayvanlarda şişmeler görülür. Hayvanlar şişen kısmın ters tarafına yatarlar, şişen organlar akciğer ve kalbe baskı yaparlar ve sonuçta hayvanlar büyük bir sıkıntı çekerler. Öldürücü olabilecek bu durumda hayvanların mutlaka tedavisi yapılmalıdır.

İşkembe düzenli çalışıyorsa gübresi yere düşünce yayılır ve mat renklidir. Dengesizlikte daha topludur, kenarları parlaktır. Fazla dengesizse gübrede zarlar ve parlaklık vardır. Gübrede sap saman ot görülebilir. Sümükler ve mukozalar görülürse asitlik ve şişlik var demektir. Mutlaka tedavi edilmelidir.

Burada kısaca bahsettiğimiz bazı genel bilgiler beslemenin dolayısıyla verimliliğe ve karlılığa giden bir yolun başlangıcını oluşturmaktadır. Tüm üreticilerimize bol kazançlı, yüksek verimli günler dilerim.